25 Mart 2008

Bilinçaltı "Subliminal" Mesajlar


Subliminal mesajlar, yani bilinçaltına yönelik mesajlar.
İnsanlık tarihinde bilim hep vardı. Tekerleğin icadından, savaş makinelerine, tıptan, ilerlemeye kadar insanlar bilim ile farklı yerlere geldi.
Zaten o yüzden yönetirken sevgiyi veya korkuyu kullanmıyormuyuz? (bu da başka bir yazı konusu aslında)
İnsan kolayı tercih etmeye meyillidir. Sevgi ile yöneteceğine, kolayı seçip korku ile yönetmeyi seçmez mi?
Çocuğumuz yemek mi yemedi? Hemen sesini yükselt, ders mi çalışmadı babana söyleyeceğim tehdidi savur, istediğini yapmadı mı? Oyuncaklarını alacağını söyle…
Aynılarını iş hayatında yapmııyor muyuz? Kesinlikle evet, en basit korku algılamamız işimizi kaybetmek. Araştırmacı abiler araştırmışlar ya. Bir erkeğin hayatındaki en büyük stres nedenleri;
1. çocuğunu kaybetmek
2. işini kaybetmek, dolayısı ile para kaybetmek.
3. eşini veya başka yakınlarını kaybetmekmiş.
Bu araştırmayı duyduğumda düşünmüşümdür. Eş neden paradan sonra gelir?
Aslında para kazanmaya o kadar  odaklanmışız ki, o olmadan hayatımız tamamen bitermiş gibi geliyor sanırım.
2002 yılıydı, spor salonunda yaşlı başlı bir amca ile tanıştım, hiç aksatmadan her sabah spora geliyor. Çalışmasını yapıyor gidiyordu.
Bir gün çalışma sonrası lafladık. “hep derler ya” dedi, “insan para kazanacağım diye sağlığını kaybeder, daha sonra kazandığı paralar ile kaybettiği sağlığını kazanmaya çalışır”. İşte o an anladım amcanın eski sağlığını kazanmaya çalıştığını, bu tür durumlar bilinçaltımızdaki ata sözü veya olayları tetikler ya. O an bir daha anladım zamanın ne kadar değerli olduğunu. Bir daha anımsadı o müthiş atasözünü: demir tava gelir kömür biter, akıl başa gelir ömür biter.
30’lu yaşlara merdiven dayadım. 3 lü rakamlı yaşkar insan hayatında dönüm noktası demek onu fark etmeye başladım. Dolayısı ile kuşaklar ve kuşak farklılıkları reklamcı, satıcı ve pazarlamacıların en çok kullandıkları ve araştırdıkları konuların başında geliyor. Bizler X kuşağının sonlarında dünyaya geldik. Zaman Y kuşağının olacak. İşte subliminal mesajlar da bu noktada devreye girmeye başlıyor. Reklamcılar şimdiden bu kuşağa bombardımana başladı bile. Bizim zamanımızda BONİBON vardı. Halen şarkısını hatırlarım. Demek ki şimdiye göre bizim kuşakta daha azmış bu bombardıman. Acaba öyle mi? J
Bilinçaltı mesajları (subliminal mesajları) denilince konu derinleşmeye başlıyor.
Aslında Amerkika bunu biraz geç farketmiş. 1960 yıllarda çok ön plana çıkmış. Almanlarda ise 1940 lı yıllarda Hitler’in Propoganda bakanlığı bile var. Adam bunun önemini o kadar önce fark etmiş ki Nazi Partisi bu yolla koca Almanyayı olduğu kadar dünyayı etkilemiş. (Kalaşnikof tüfeklerinin atasının –esinlenildiğinin- MP43 olduğu düşünülürse J) Bir belgesel kanalında II. Dünya savaşı ile ilgili bir seri belgesel izledim. Özellikle SS askerlerinin yetiştirilmesi, propoganda filmler vs gibi materyallere bakarsak Almanlar bu “subliminal” mesaj işini iyi abartmışlar.
Öyle ki SS aslerleri hem Siyah Üniformaları hem de hançerleri ile kendi ulusları içinde bile bir korku imparatorluğu kurmuşlar.
Altyapı hazırlıkları film, fotoğraflar ve kendilerini üstün görmeleri konusunda öyle abartılmış ki, gözlerini kırpmadan bile bile ölüme gidebilecek hale gelmişler. Onurum cesaretimdir mottoları ise halen düşündürücü… Bugün bile tam bilinemeyen eğitim detayları var. Belgeselde gösterilen filmlerin  içinde bol bol subliminal etkiler göze çarpıyor. Meşalelerle yürüyen son derece disiplinli genç askerler, sadece savaş konusunda değil etkileme konusunda da eğitilmişler.
Subliminal mesajlar konusu yoğun olarak II. Dünya Savaşı sırasında kullanılmış gibi görünmekte.
Bunun dışında neler var?
Yoğun olarak satışta J
Satışın doğası gereği reklamlar, reklamlarda da 25. kare hep karşımıza çıkıyor anlaşılan.
Bir de Amerikalıların bir lafı var “Sex Sells”: Seks Satar.
Aslında bu bilinçaltı mesajları son zamanlarda genelde seks içerikli göze batan şeylerde görmeye başlıyoruz. Veya gözümüze sokuyorlar. Hatta çizgi filmlerden sigara paketi üzerindeki deve figürüne kadar giden pekçok konu var.
Bu 25. kare konusunu daha sonraları bakmakta fayda var.
Tabi bir de rekler var hayatımızda etki eden.
Albert Einstein in siyah boyalı bir odada çalışması, sadece tek tip siyah elbise giymesi çok ilgimi çekmiştir.
Amerikan polislerinin siyah giymesi, devlet adamı ve politikacıların koyu renkleri tercih ederken genelde beyaz gömlek giymesi. (Tayyip Erdoğan’ın takım elbiselerine dikkat edin. Cem Uzan’ın siyasi konuşmalarına dikkat edin, hep beyaz gömlek vardı. İçinde fanila-atlet olmayan, kravatsız, bileklerini açıkta bırakan beyaz gömlek. Bir de ver coşkuyu 10. Yıl Marşı…) Cem Uzan’a ak pak bir yapı sağlamadı değil…
Benzer renk kullanımları TV lerde de görünmekte. Yurt dışı kaynaklı belgesel ve sunumlarda, genelde tek kişi ile röportaj yapılıyorsa siyah fon heme gözüme çarpıyor.
Tv de karşımızda eğer bir kişi varsa, fikirleri alınırken siyah bir fonda kişi ile görüşmeler yapılması, izleyenleri konuya ve kişiye odaklamakta.
Bizim Türk Tv lerinde ise esas kişi konuşurken, arka fonda renk cümbüşünü düşündüğünüzde konudan neden bu kadar kısa zamanda uzaklaşıldığını anlıyormusunuz şimdi? J


Not: şimdi merak ediyorsunuzdur bu yazı neden mavi renk? (R-G-B=0-0-128) J hadi bir araştırın bakalım. Neden siyah yerine, mavi renk yazı?