21 Ekim 2013

Doğanın son çırpınışlarına müdahale...



Yazı aslında dünlükten çok "günlük" oldu...
Bu sabah kızımı servise bırakmak için çıktığımda yerde çırpınan bir kelebek gördüm. 
Hava sıcaklığı 12-13 derece civarında olsa gerek. Bu mevsimde ve bu sıcaklıkta daha önce hiç kelebek görmemiştim.
Dışarısı bir kelebek için kısmen soğuk sayılır.
Her ne kadar müdahale etmek istemesem de, geri dönüp nazikçe aldım ve apartman girişine getirdim. En azından rüzgara karşı bir şansı olsun istedim. Doğru olup olmadığının şimdi tartışmayacağım.

Eve gelince, hemen guugıl abi ye sordum...
Kelebeklerin "Metamorfoz" denilen dört başkalaşım süreçlerinin olduğunu, 
Bu süreçte; yumurta, larvai pupa ve ergin kelebek evrelerinin olduğunu. 
Erginlik süreçlerinin yaklaşık 7-10 gün olduğunu öğrendim. Sonuçta her canlının başına gelen süreç gerçekleşecek. Sanırım bu süreci birkaç dakika/saat gibi daha uzattım. 
Kelebeğimizin resmi aşağıda :)
Siz ne düşünüyorsunuz?

20 Ekim 2013

Günün Sözü, Trend Topic, Sosyal Medya uzamanı

Hobareyyyy.

Trend Topic olmayı anlamak lazım...
Malum ortalık Sosyal Medya Uzmanından geçilmiyor.
En son okuduğum yazı ise gerçekten hayret verici.

Günün sözünü de burada okudum. Çok hoşuma gitti:
“Bana inananı hiç yarı yolda bırakmadım. Beni yarı yolda bırakanı da bir daha ‘adam’ yerine koymadım!”

Günün kısa kârı :))))

Gelelim trend topic hikayesine
Okuyunuz :

http://cadde.milliyet.com.tr/2013/10/17/YazarDetay/1777977/nasil-tt-oldum-?ref=yahoo

11 Ekim 2013

Farkettiklerim

Dün bazı ilginçlikler silsilesi yaşadım...
Belki de daha sonra olacaklar ile ilintili olabileceklerini düşünmemiştim. Şimdi geriye doğru baktığımda bazı olayları -Noktaları- bir birine eklemeye başlıyorum. 
Aynı Steve JOBS'un mezuniyet konuşmasında dediği gibi; "Noktaları geriye doğru birleştirebiliyorsunuz"

Önce Kaan ve Selime'nin yanında Tuncel Kurtiz in bir sözünü okudum. 
Ardında da bir başka olay yaşadım.
Öncelikli olarak, okuduğumu yazayım:

Bir erkeğin namusu sözleridir . . !
Onlar da yalansa . . .   (veya tutmuyorsa/Hakan)
O erkek namussuzun önde gidenidir . . !
(TUNCEL KURTİZ)

Bunu biraz daha yumuşatmak lazım. (Hatta bire bir yaşanılanı da içeriyor aşağıdaki soru.)

"Sen olsaydın ne yapardın?" lafı ne için söylenir? 

  • İnsan, işin içinden çıkmadığında mı?
  • Kendine destek aradığında mı?
  • Kendi düşüncesini destekletmek istediğinde mi?
  • Yapmak istemediği ama bir şekilde söz verdiği durumu maskelemek için mi?
  • Kendini haklı çıkarmak istediğinde mi?
Gibi örnekler çoğaltılabilir...


Dün buna benzer bir olayı yaşadım. "Sen olsan ne yaparsın?"
İlk aklıma gelen "ne hissediyorsanız onu yapın, ne hissediyorsanız öyle..." oldu. 
İnsan istemediği bir şeyi nasıl olsa o veya bu şekilde yapmayacak veya yapması gerektiği gibi yapmayacak. Yalap şap yapılan bir işten de ne yazık ki hayır gelmiyor.

Bazen düşünce ve yargımı hızlı vermem. Üzerinde bir gece geçmesini beklerim. Eğer ertesi gün de ne düşündüğümü sorgularım. Genelde de bu teorim doğru çıkar. Bu sabah -dürüst- olunmadığını karar verdim...

İnsan bir söz verdi mi tutmalı. (Çok uç noktaları bahsetmiyorum tabi ki)
Tutamayacağı sözleri vermemeli.
İşte bu noktada ÖN GÖRÜ ve UZ GÖRÜ ortaya çıkıyor. 
Bazen söylerim : 96 yılında kendime bir söz vermiştim.
"Keşke ve ama demeyeceğim." Her ikisi de, o kadar boş ve olumlu olmayan bir kelime ki, kullanmak gereksiz. 
Biri "düşünmedim yapamadım, yapmasaydım" gibi boş bir yargıyı içeriyor. Demezler mi adama: "Adam 
olsaydın, düşünseydin, yapmasaydın." şimdi KEŞKE demenin anlamı yok.
Diğeri ise hep bir mazeret ileri sürmek veya olumlu olmayan bir fikri sunmak gibidir.

İşte dün yaşadığım bir durum da genel olarak söz vermek üzerine kurulu oldu...

Verdiğim sözleri tutarım.
Burada kullandığım kriterler: NİYET. 
Karşıdakinin niyeti çok önemli, Niyeti olumlu değil ise, verdiğin sözde bazı değişiklikler yapma hakkın saklıdır. Karşındaki bunu; kendi çıkarı veya sana olumlu olmayacak bir durum yaratmak için yapıyorsa zaten bırak söz vermeyi, o kişi ile ilişkilerini tekrar gözden geçirmelisin. 

Bu sabah kendime sordum...
"Ben olsam ne yapardım" diye bir gerekli olmayan bir soru yerine, 
Söyleyeceğim ve yapacağım: "verdiğim SÖZÜMÜ TUTMAK" olurdu. 
İşte bunu fark ettim.