10 Kasım 2011

10 Kasım

Her 10 Kasım saat 9:05 te içimi tarifi zor bir hüzün kaplar. Çoğunda da gözümden süzülen yaşlar yanaklarımdan süzülüp gömleğimi ıslatır.
Hep ta aklıma o yaşadığım meşhur sahne gelir.
1996 yılı idi. Kadıköy'den vapura binmiş Beşiktaş'a gidiyorum. 9 u beş geçe tam boğazın ortalarındayız. Vapur sirenini çalmakta. Ben de hazırolda denize doğru bakıyorum o an gözüme 50 m uzağımızda olan bir balıkçı teknesi takıldı. Ayakta hazırol vaziyette ufka doğru bakıyordu...
İşte o zaman anladım bu milletin Ata'sını ne kadar çok sevdiğini.
Bakmayın bazı tiplerin şimdilerde hakaret eden tiplerine...
Bilmeden okumadan öğrenmeden, onlara "yap" diyenlerin kuklası şeklinde ya küfreder ya saygısızlık...
Hatta birileri çıkar "facebook"ta "aaaaaa neler yazmış zamanında...",  "aaaa neler söylemiş...." diyen tiplerle de muhabbetimi sınırladım. Biraz konuşunca anlıyorsun bilmediğini, dedikodu şeklinde anlatılmış, o da inanmış birer zavallı olduğunu.
Saydı duyurmak zordur insanın. Ya sevgi ile olur ya korku ile. Korku geçince insanın duyduğu saygı da biter...
Oysa ki Atatürk'e saygı, sevgi ile olur. Ondan dolayı bu saygıyı silmeye çalışan tipler çoğalmaya başladı... İlginci halen korkuları var. Duydukları nefreti öyle güzel hatip edası ile anlatıyorlar ki, cehalet burada belli oluyor... Hakkaniyet duygusu da gitmiş oluyor...
Yıllar önce "meczup" olayını hatırlayanlar vardır. Veya putlara tapmayın diyen tipleri...
Saygı göstermek ile tapmayı anlayamayanlar arasında gidip geliyor bu meczuplara...
Veya "izindeyiz" kelimesinin derinliğini anlayamayan medya maymunları da vardı, "izin yapmayın çalışın" diyen meczuplarda.
Meczup kelimesine baktığınızda "akli basinda olmayan,ne yaptigin bilmeyen deli" açıklamalarını göreceksiniz.
Şu anki Cumhuriyet'i ve demokrasiyi kendi çıkarları için kullananlardan tutun, devrimlerin ne gibi bir çağdaşlık sağladığını anlamayanlara, o zamanki savaş koşullarında bir liderin nasıl bir Kurtuluş Savaşı verip nasıl kendine değil Milleti için yaşadığını anlayamayanlara bakış açım da değişti.
Ne kültürünü, ne dinini ne de tarihini bilmiyorlar.
Bugün dinsiz diyen veya demeye çalışanların ve yakından tanımak isteyenlerin; İstanbul Altunizade de ki Uçar Otomotiv bekleme salonuna bir uğramalarını tavsiye ederim.

Cumhuriyet,
Demokrasi,
Devrimler,
Kılık,
Çağının liderleri arasındaki önde giden yeri,
Eğitim ve öğretime verdiği önem,
Çocuklara ve geleceğe verdiği önem,
O zamanın gösterdiklerine göre bugün bile kullanılacak hedef ve öğütleri.

Sırf bunlara bakmak bile anlamaya yetecek sanırım...

Nice nice saygı ve sevgi ile anılacak, en önemlisi ANLAŞILACAK 10 Kasımlara.
Sevgi ve Saygılarımla.